Statcounter Code

30 Haziran 2019 Pazar

"Good Omens" - Bir Constantine değil!


"Good Omens" hakkında bir miktar "keyif kaçırıcı bilgi" içerir. İzlemeyi planlayanlar daha sonra okusa daha iyi olur.

*

"Good Omens"ın kitap versiyonunu okumadım. Neil Gaiman'ı sadece "Sandman" çizgiromanından biliyordum, orada da çok sevmemiştim. Ama Good Omens'in tanıtımlarında Dr. Who (Tennant) ve Michale Sheen'i birlikte görünce, izlemeye (en azından izlemeye başlamaya) karar verdim. ("Başladığınız işleri bitirmek zorunda olduğumuzu kim söylemiş?" (Leonardo Da Vinci))

*

Beşinci bölüme kadar hafif iyi diyaloglar, orta ilginç karakterler, ama Sheen ve Tennant'ın harika oyunculuğu diziyi izlemeye devam etmeme neden oldu - en çok da sonuncu neden. Ama dizinin senaryosunda işlemeyen birşeyler vardı. Hep ittirmeli gidiyordu. "Ya sabır" deyip izlemeye devam ettim.

Ama altıncı bölüm, beş bölüm boyunca biriken şüphelerimin doğru olduğunu bana gösterdi. Neydi o şüpheler?

Hikayenin kahramanlarının belirgin bir dış motivasyonu var. Armageddon'ı (Kıyamet) engellemek! Ama bu amacın "gerçekliğini" oluşturan dış / çevresel koşullar bir türlü yerine oturmuyordu. Kıyameti kim istiyor? Şeytan? (Bütün bunların Yahudi - Hristiyan kültürünün öğeleri olduğunu unutmayın. Bizi çok bağlamayan, çok da bilmediğimiz şeyler bunlar. Yine de eğer yabancı dil biliyorsanız, bu kültürel öğelerle muhatap oluyorsunuz). Bunun için gönderdiği "Deccal" de bu işi yeryüzünde gerçekleştirecek kişi. O ve Mahşerin Dört Atlısı, milyonlarca zebani / iblis ile birlikte yeryüzünde meleklerle savaşacaklar (Gerçekten de İslam kültürüne pek uymayan şeyler bunlar - İslam'a uymadığı için "yanlış" diye nitelemiyorum, sadece "decode" edilmesi biraz zaman alıyor, bir iki saniye daha geriden geliyor tepkilerim - ama eğlence olsun diye izliyoruz).

Kahramanlar belli: Aziraphale ve Crowley. Düşman (Nemesis / Antagonist) kim? Deccal? 9-10 yaşlarında sevimli bir çocuk. Hiçbir kötülük yapmaya niyeti yok. En fazla arkadaşlarının ağzını "kapatıyor". Biraz da havada uçuyor. Ve onlar tarafından terk edilince / artık sevilmeyince bütün kötülüğünden vazgeçiyor?!!

Ne?!!!

Aynen öyle. Arkadaşları buğuz yapınca, Şeytan'ın yeryüzündeki temsilcisi olmaktan vazgeçip dünyayı yok etme / kıyameti başlatma görevini terk ediyor.

Biz de altıncı bölümde elimiz böğrümüzde kalıyoruz!

Arkadaşlar, senaryo (dramatik yazarlık) kuralları, fizik kanunları gibi kat'idir. Kimin onları çiğnemeye çalıştığına bakmaz. En enlü yazarlar, en ünlü diziler / filmler bile bu kuralları çiğnediği zaman tepe taklak olurlar. Çünkü insanlar (seyirciler), fizik kanunları kadar kat'i olan bu kuralları içgüdüsel olarak bilirler ve ona göre tepkiler verirler. Mücrim eserler de zaman içerisinde ("hype" geçtiğinde) gerçek yerlerini bulurlar, edebiyat / sanat tarihinde.

Bu nedenle Good Omens'in en fazla (o da bahsettiğim oyuncuların yüzü suyu hürmetine) 10 üzerinden 7 alabileceğini söyleyebilirim. Sheen ve Tennat olmasaydı, en fazla 4 alırdı - o kadar iyi oynuyorlar.

Nasıl ki Lost bu kuralları çiğnediği için çakıldı, nasıl ki Game of Thrones bu kuralları izlediği için seyirciler arasında küçük bir infiale neden oldu, Good Omens da bu nedenle tarihe bir "klasik" olarak geçmek yerine, "hafif, hoş bir eğlencelik" olarak geçecek.

*

Anlamayanlar için biraz daha açayım: Finalde Deccal çocuk'un fikir değiştirmesi, bizim Türk filmlerindeki kötü adamın (fabrikatör), filmin kahramanının (Yaşar Usta) konuşmasıyla fikrini değiştirmesine benziyor. Yani gerçek hayatta (en hafif komedilerde bile, filmin en dramatik anında) insanlar bir konuşmayla en temel motivasyonlarından vazgeçmezler. Bu tür davranışlar (yani yeterince güçlü nedenler olmadan meydana gelen değişimler) MELODRAMLARDA olur. Bu (yani karakterlerin yeterli gerekçelere / motivasyonlara / nedenlere sahip olmadan çeşitli davranışlarda bulunması) melodramların neredeyse temel tanımıdır.

*

Şunu da ekleyeyim. Bazı dramatik hatalar, bazı formlarda (örn roman) daha affedilirdir. Çünkü romanlar (popüler olanlarında bahsediyorum), sinema filmleri ya da TV dizileri gibi çok güçlü dış motivasyonlar ya da davranış değiştirici nedenlere ihtiyaç duymazlar - bunları kullanan romanlar tabii ki daha güçlü, daha etkili olur, ama bunlar olmadan da başarılı olanlar vardır.

Örneğin Tanpınar'ın Huzur'unun baş karakteri Mümtaz böyle bir karakterdir. Burada zaten önemli olan epik bir kahramanın büyük düşmanlarla mücadele edip galip gelmesi veya yenilmesi değildir. Önemli olan Mümtaz ile Nuran'ın aşkı ve onların etrafındaki atmosferdir.

Ama Good Omens, onca kovalamacaya, "saatli bomba" tekniğine, patlamalara vb. rağmen, en sonunda isteneni vermiyor (it does not deliver). Nedeni de Nemesis'in, bir şekerleme ile kandırılabilecek bir çocuk olması. Neyi neden istediğini bilmemesi (aslında ne istediğinin bile farkında değil).

*

Neticede sıcak yaz gecelerinde aşırı boş zamanınız varsa, eğlenerek izleyebileceğiniz bir dizi. Çok şey beklemeyin ama. Yani bir "Constantine" (film olanı kastediyorum) değil.



Hiç yorum yok: