Statcounter Code

8 Mart 2018 Perşembe

Çakalın Ötekisi!

Bir miktar boş zamanım var. Öyleyse bir miktar burada yazabilirim.

Aslında yazılacak çok şey var ama çoğu olumsuz şeyler olduğu için insanın yazası gelmiyor. Mesela:

Siyasi hayatımızın gittikçe kalitesizleşmesi. Afrika'daki 3. dünya ülkelerinden aslında bir farkımızın olmadığını her sabah, tekrar, yeni bir kanıt üzerinden görmek...

Kapitalizmin toplumumuzun ve insanlarımızın boğazındaki pençesini gittikçe daha fazla sıktığını, her adım başı görmeye başlamak. İnsaniyetin gittikçe daha azaldığı bir hayata her gün uyanmak...

İnsanların mekanik bir rutin ile yüzeyselleşmesine tanık olmak. Yani sanki birisi her gün insanların içine biraz daha su katıyor, belirli bir miktar. İnsanlar da "seyreliyor". Ama bunun farkında değil kimse, çünkü herkes aynı ortamda yaşıyor.

Bundan on beş, yirmi sene önce çılgınlık, adilik, şerefsizlik olarak görülecek şeylerin sıradanlaşmasını izlemek.

Teknolojinin ve paranın gerçekten de hiçbir şey getirmediğinin kanıtlanmasını seyretmek. Kendi alanımızdan örnek vermek gerekirse, insanların 10 sene önce rüyasında göremeyeceği kameralara ve programlara artık herkes sahip, ama ortada Allah için bir tane bile adam gibi film / senaryo yok.

*

Sabah tanıştığın kişiyle akşam (hatta o hafta) yatıyorsan, aşk diye birşeyin yokluğundan şikayet edemezsin.

Sevdiğin bir iş / uğraş ile uğraşmak için daha az para almayı kabul edemiyorsan, ideallerden, maneviyattan, sevgiden bahsedemezsin.

Günde 4-5 saat boyunca, sadece 5-10 saniye süren veri patlamalarını (insta, vb.) izliyorsan, kendini yüzeysel hissetmekten, hayatı anlamsız bulmaktan şikayet edemezsin.

Eğer sinema eğitimi alıp da kendine tek çıkar yol olarak reklamcılığı veya dizileri görüyorsan, hiç uğraşma be annem! Sen de çakalın tekisin!

Eğer yazar isen ve kendini insanlığın bir parçası olarak görüp onun hallerini ve sorunlarını anlatmak yerine "copy writer" veya dizi yazarı olarak tanımlıyorsan, sen de "çakalın ötekisisin!".

*

Eskiden fakirlik, yokluk, bu kadar koymazdı insanlara... Ama şimdi ruhlar üzerindeki para ve maddiyat baskısı o kadar arttı ki, insanlar idealleri peşinde gitmeyi, başkalarından önce kendi kendilerine "eleştiriyorlar"!

Onun için okuduklarınız bu kadar "ruhsuz", bu kadar "sığ", bu kadar "heyecansız"! Mesele "yeteneksizlik" değil, kalpsizlik.

Hiç yorum yok: